21 Ağustos 2009 Cuma

ab'ye tam üyelikte sorun çıktı

Türk takımları dün gece Avrupa Ligi mücadelesindeydi. Herkesin umudu 4 takımla bu ligde mücadele etmekti. Ama gerçekçi bir bakış açısıyla daha maçların başlangıç düdükleri çalmadan 2.5 takımla bu kupada devam ettiğimizin herkes farkındaydı.

Sivas'ın rakibi, bence Galatasaray ve Beşiktaş'ın onu göndererek son on yıllarının en büyük hatalarına imza attıkları, Lucescu'nun Shaktar'ıydı. Şampiyonlar Ligi'nde kazaya uğrayıp Kupa 2'ye yönelen Ukrayna ekibi "iddaa" oynayan herkesin(ben de dahil) kuponunda banko maçtı.

Şampiyonlar Ligi'inde Anderlecht gibi kolay bir kura çekmesine rağmen orada 6 yemeyen 8 de yemeyen ama 5 yiyen Sivas'ın Avrupa Ligi macerasında kader tokadını daha kuralar çekilirken vurmuştu. Sivas belki de çekebileceği en kötü kurayı çekmişti. Üstelik gidişat da pek iyi değildi. Bu sezon oynadığı 4 resmi maçın 3'ünü kaybetmiş, bunların hepsinde rakipler ezici üstünlük kurmuş, kazandığı tek maçsa gazozuna Anderlecht maçı olmuştu.

Böyle bir ortamda Shaktar maçı herkesin tahminleri doğrultusunda sonuçlandı. Bir Türk atasözünün de dediği gibi Avrupalı acımıyor.

Sivas acilen çöküşüne son vermezse gelecek sezon bu takımı Bank Asya'da seyredebiliriz. Hem oynanan mücadeleci futbol sahada yok, takımın önemli aktörleri sakat ya da formunun dibinde hem de geçen yıl herkesin sempatisini kazanan takıma Bülent Uygun'un gereksiz havaları sonucu, artık sempati duyan kalmadı denilse yeridir.

Gecenin bir diğer kaybedeni ise Trabzon'du. Avni Aker'de alınan sonuç turun kapılarını kapadı. Açıkçası oynanan oyunun sonuca bu şekilde yansımaması gerektiğini düşünüyorum, ama sonuçta yukarıda da dediğimiz gibi Avrupalı acımıyor. Trabzon ilk devredeki temposunu maçın
kalanına yansıtamayınca rakip sazı eline aldı ve Gignac gibi önemli bir silaha sahip olduklarından skoru kolayca kendi lehlerine çevirmeyi bildiler.

Trabzon Sivas maçından sonra umut vermişti. Şimdi ise kulüp ve taraftarda dalgalanmalar başladı. Ancak kişisel görüşüm takımın oynadığı futbolun umut vaadettiği. Eğer sabır gösterilir ve bu takımın bazı yerlerine takviyeler yapılırsa, belki bu yıl değil ama gelecek yıl başarı gelebilir. Ancak Şenol Güneş'in ardından bir daha dikiş tutturamayan takımdan şu anda böyle istikrarı sağlayacak kararlar beklemek aslında biraz fazla iyimserce. Fakat tersi yapıldığı takdirde kimsenin tanımadığı mucizevi yeteneklere ve zekaya sahip bir teknik ekip bulmazlarsa (nerden buluyon!) başarı hiç bir zaman söz konusu olamaz ve kan kaybı sürer gider.

Galatasaray ve Fenerbahçe'den uzun uzun bahsetmeye gerek yok. Galatasaray şovunu sürdürüyor. Belki de takım tarihinin en yetenekli ve (belki değil kesinlikle) en şöhretli kadrosu kuruldu. İşler yolunda gideceğe benziyor.

Fenerbahçe ise bekleneni yaparak zayıf rakibini yendi. Onlar da yeni transferleri ve Daum'un aşılamaya çalıştığı hırs ile bu sezon Galatasaray'dan sonraki en iddialı ekip. Ancak Galatasaray kadar kulübe zenginliğine sahip olmamaları en büyük eksileri. Yaşanacak sakatlıklar çok baş ağrıtabilir.

Bundan sonra Avrupa Ligi'nde grup aşamasına geçilecek ve görünen o ki Türkiye burada 2 takımla mücadele edecek. Ak koyun kara koyun orada belli olacak, bekliyoruz efem...

0 yorum:

Yorum Gönder

Link Değişimi