Hal böyle olunca doğal olarak Kasımpaşa'yı da ayrı bir takip etmeye başladım. Ligde kötü sonuçlarla başladılarsa da oynanan futbol olumlu. Takip ettiğim şeylerden biri de Gökhan Güleç transferiydi. Ligin ilk haftasında başlayan transfer çalışmaları bir ara sekteye uğramış, kulüp yönetimi vazgeçtiğini açıklamıştı. Dedikodulara sevinen ben, bu iş olmayınca da üzülmüştüm. Dün bilgisayarımı açınca bu transferle ilgili haberleri gördüm ve bu sefer olur inşallah dedim. Öğleden sonra da transfer gerçekleşti.
Gökhan Güleç'e gelirsek Tigana'nın keşfetttiği önemli bir yetenekti. 19 yaşında Beşiktaş formasını sırtına geçirdi ve ilk geldiği sezon fırtına gibi esti. Kimisi onun stilini İbrahimovic'e kimisi de Van Nistelrooy'a ya da Klinsmann'a benzetiyordu. Ama Ertuğrul Sağlam'la yıldızları barışmadı ve önce Denizli'ye gitti. Üç hafta sonra ayrılarak bir sezonu heba etti ve Bursa yolunu tuttu. Fakat hem Bursa'da beklenilen patlamayı yapamadı hem de yolları yine Ertuğrul'la kesişti.
Gökhan henüz 23 yaşında ve iyi çalışırsa hala önemli yerlere gelebilecek kapasitede. Hem biz Kasımpaşa seyircisine güzel futbol seyrettirmek için hem de Türk futboluna katkı sağlaması için bunu ondan beklemek hakkımız. Yoksa Taner Gülleri gibi, Sergen Yalçın gibi dünya çapında bir isim olabilecekken 30'lu yaşlarda Türkcell Süper Lig'in kalburaltı takımlarında top koşturmak da ülkemizde az rastlanmayan bir kariyer yoludur.* Tercihi o yapacak
* Taner Gülleri bu açıdan bir istisnadır aslında. Kariyerinin parlayamaması kendisinden çok yaşadığı şanssız trafik kazası ve hocalarının bir türlü ona güvenememesindendir. Ama diğer taraftan düşününce Türk futbolunun yetiştirdiği en yetenekli santraforlardan biridir ve yazık olma konusunda gösterilebilecek en iyi örnek olarak aklıma o gelmiştir
0 yorum:
Yorum Gönder